95 entry daha
  • debe editi: bu yazıyı yazma sebebim, o coğrafyada ingilizce bilen birine göre çok daha avantajlı olduğumuzu anlatmaktı. sanırım ben bazı şeyleri anlatma konusunda pek başarılı değilim. çok acayip mesajlar aldığım için tek tek cevap yazamıyorum kusura bakmasın kimse. şu an bulunduğum ilçeden yan ilçeye geçtiğimde konuşulan dili anlamakta zorluk yaşıyorum. sizde de aynısı olabilir. bu dilinizin suçu değil zenginliğidir.

    evet dostlar, iki sene öncesinde buraya yine yazmıştım ve gerçekten gidileceğini savunmuştum. giden arkadaşlarım olduğundan vs bahsetmiştim. şimdi ilk ağızdan söylemem gerekir ki "gittim!" doğu türkistan'a kadar gittim.

    edit: gitmeden, gezmeden, görmeden, konuşmadan, yaşamadan, gülmeden, gülümsemeden, anlamadan, dinlemeden bol keseden küçük görmeye çalışmak kolay. bu işin milliyetçilikle falan bi alakası yok. allahın bi doğrusu var ortada. ayan beyan o coğrafyalarda türkçe konuşuluyor. anlaşmakta zorluk yaşıyor olman senin dilinin ne kadar büyük olduğunun göstergesi. ama anlaşıyorsun işte, herkes istanbul türkçesiyle konuşmak zorunda değil ki, siz kötüleyenlere aldırmayın. zira o türkçe sizi öyle bir anda o kadar zor bir durumdan kurtarır ki, bu dili konuşabildiğiniz için mutlu olursunuz. öyle klavye başında atıp tutmak kolay, bana göre demek kolay, konuşmaya çalışmadan ya kimse türkçe bilmiyor demek kolay, yurt dışına da çıksanız konfor alanınızdan çıkmadan geziyorsanız sorun sizdedir.

    kaza olmuş, otostop çektiğin adam seni arabadan indirmiş. kimse durmamış! hava kararırken bir araba yanaşmış ve o da ne on dakika sonra adamla "aman ormaancıı" diye türkü söylüyorsun. o an düşünüyorsun diyorsun ki, "allahım bu olayı bir filmde izlesem saçma gelir." ama öyle değil işte.

    gözlemlerim şunlar:

    gürcistan'da mutlak suretle türkiye'de çalışmış ve oldukça akıcı konuşan birini bulabilirsiniz.

    nahcivan, azerbaycan ve iran'ı saymıyorum. zira orada türkçe konuşmayan birini zor bulursunuz.

    güney azerbaycan (iran) zaten türk çok.

    güney iran'da da konuşabilirsiniz. anlaşabilirsiniz tamamında değil ama sorunsuz yaşarsınız. iran'ın en güneyinde kasr kend olarak adlandırılan küçük bir şehirde türkçe konuşmayı falan bırakın. kurtlar vadisinin repliklerini ezbere bilen adamlar gördüm.

    afganistan'ı görmedim son zamanlarda, yıllar yllar önce gitmiş sorun yaşamamıştım.

    tacikistan her ne kadar türki cumhuriyetlerden olmasa da pek çoğundan daha rahat edeceğiniz bir yer. herşey doğal herşey! dağları muazzam, zaten yanlış hatırlamıyorsam merve restoranları var. zaten sahibi türk. tacikler türk olmasa da türklere çok sempati duyuyorlar. ben tacikistan'da bir hastalandım dostlar. dedim ki "işte buraya kadar hırça mapası ahir ömrünün sonuna geldin ve seni burada bir yere bırakırlar." işte orada bana ot çöp bişeyler yedirdiler içirdiler anında ayağa kalktım.

    pakistan'da pek konuşamazsınız. zira pakistan'da peştuca bile bilseniz biriyle anlaşmanız zor. benim ev sahibim çok akıcı türkçe konuşuyordu kızı ankara'da bakıcılık yapıyormuş.

    kırgızistan, türkmenistan, özbekistan, kazakistan bu ülkelere gidip, siz de türksünüz bende türküm geyiğine girmemenizi tavsiye ederim. zira adamlar türk olduklarını kabullenmiyorlar. mesela kazakistan'da herşey rusça üzerine kurulu. bu arada kazakistan inanılmaz büyük bir ülke. yine de muazzam anlaşılıyorsunuz yanınızda iki kişi konuşurken biraz kulak misafiri olsanız bile (eğer rusça konuşmuyorlarsa) ne dediklerini anlayabiliyorsunuz. bu ülkelere vardığınızda gerçekten kıta değiştirdiğinizi anlarsınız. çok güzel yerler. yine de her üç kişiden biri de türkçe konuşur/anlar.

    çine kadar geldik. doğu türkistan'ı anlatmak istemem. moğolistan'a geçelim.

    öncelikle bu kadar nadir insanı ancak hayal dünyanızda ki bir ülkede bir araya getirirsiniz. ülke acayip büyük ama inanılmaz az insan var. biraz dillere ilginiz varsa moğolca'nın türkçe'ye benzer bir dil olduğunu hemen anlarsınız. yalnız aynı dil değil tabi ki. ama konumuz türkçe bilen sayısı olduğu için sayı 10'da 1'e düşer. yalnız burada o 1 kişiyi bulmak inanılmaz zordur. şehir olarak adlandırdıkları başkentleri hayatımda gördüğüm en leş havaya sahip şehirdi. inanıllmaz pisti. öyle insan sayısı azmış temizdir güzeldir gideyim göreyim demeyin. onun yerine bir paket sigara alın 4 tane sigarayı birbirine bantlayın ve için. daha az kirletirsiniz ciğerlerinizi.

    çini geçtim daha doğuya gittim. artık tamamen rusça'nın hakim olduğu bir coğrafyada olduğumu düşünüyordum. kaldığım evin küçük kızının bihter hayranı olduğunu öğrenince memleketten 8000 kilometre uzakta bile türkiyeye dair sorular duymak beni farklı bir duyguya itti.

    yani şunu söylemek istiyorum. balkanlardan daha doğuya gidin ve mutlaka türkçe bilen birini bulursunuz. bulamazsınız diyenlere aldırmayın ben buldum. bir sefer değil hem de!

    bu durum bazen bünyemde tarifi mümkün olmayan bir özgüven patlamasına neden oluyordu. herhangi bir pasaport noktasında geçerken "salam" ya da "merhaba" demem yeterli oluyordu.

    dil akrabalığından dolayı bu coğrafyalarda ingilizce bilen birinden çok daha avantajlısınız. ingilizce bilen biri bu saydığım ülkelerde "can i have a glass of water?" dediğinde en iyi ihtimalle ne diyo la bu bakışları ile karşılaşırken, siz "gardaş bir bardak su var mı senin buralarda?" dersen "say?" deyip çıkarırlar suyu.
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap